Günümüzde dijital dünyada sosyal medya artık sadece bir tanıtım aracı değil—marka görünürlüğü, güven ve müşteriyle bağ kurmanın temel bir parçası. Peki bir şirket sosyal medyadan tamamen çekilirse ne olur? Bu yazıda, sosyal medyanın doğrudan satıştan çok daha fazlasını nasıl etkilediğini, etkin olmayan bir varlığın uzun vadede markaya nasıl zarar verebileceğini ve sürdürülebilir, etkili bir stratejiyi tükenmeden nasıl yürütebileceğinizi ele alıyoruz.
Sosyal medya, günümüz iş dünyasında sadece bir pazarlama kanalı olmanın ötesine geçmiş durumda. Markalar için müşteriyle doğrudan etkileşim kurma, sadakat oluşturma ve marka bilinirliğini artırma açısından vazgeçilmez bir araç haline geldi. Ancak bazı şirketler, sosyal medyanın doğrudan gelir getirmediğini düşündükleri için buraya harcadıkları zamanı ve kaynakları boşa harcadıklarını sanarak bu kanalı tamamen terk edebiliyorlar.
Peki, bir şirket sosyal medyayı bıraktığında ne olur?
NP Digital tarafından yapılan bir araştırma, 100.000’den fazla takipçiye sahip 16 şirketin sosyal medyayı bırakmasının ardından 6 ay içinde organik sosyal trafiğin %94 oranında düştüğünü ortaya koydu. Aynı dönemde bu şirketlerin gelirlerinde ise %6’lık bir azalma gözlendi. Bu veriler, sosyal medyanın sadece satış yapmakla ilgili olmadığını, aynı zamanda marka bilinirliği, müşteri etkileşimi ve organik trafiği artırma konusunda kritik bir rol oynadığını gösteriyor.
Peki, sosyal medya neden bu kadar önemli ve şirketler bu kanalı tamamen bırakınca ne gibi sonuçlarla karşılaşıyor? Gelin, detayları birlikte inceleyelim.
NP Digital, sosyal medyada 100.000’den fazla takipçisi olan 16 şirketi analiz etti. Bu şirketler, zaman ve kaynak sıkıntısı ya da sosyal medyanın getirisinin düşük olduğunu düşünmeleri nedeniyle sosyal medya paylaşımlarını tamamen durdurdu.
Araştırma süresi 6 ay boyunca devam etti ve şirketlerin hem organik sosyal medya trafiği hem de gelir seviyeleri gözlemlendi. Araştırma kapsamında şu kriterlere odaklanıldı:
1. Sosyal medyayı bırakmadan önceki ve sonraki trafik karşılaştırmaları
2. Gelirdeki değişim
3. Kullanıcı etkileşimlerindeki düşüş
Önemli Bulgular
Üçüncü ayda organik sosyal trafik %61 düştü.
Altıncı ayın sonunda ise sosyal medya trafiği neredeyse tamamen biterek %94 oranında düştü.
İlginç olan şu ki, gelirdeki düşüş ilk etapta çok düşük kaldı (%2-3 arası), ancak altıncı ayın sonunda toplamda %6’ya ulaştı. Bu da sosyal medyanın doğrudan satışları artırmasa bile, uzun vadede markanın büyümesine ve gelir yaratmasına nasıl katkı sağladığını ortaya koyuyor.
Bu araştırmada şirketlerin hangi sektörlerden olduğu net bir şekilde belirtilmese de, farklı sektörlerde sosyal medyanın etkisi değişebilir. Örneğin, bir e-ticaret markası için sosyal medya trafiği daha kritik olabilirken, B2B hizmet sunan bir şirket için LinkedIn veya blog içeriği daha önemli olabilir. Ayrıca, bazı şirketlerin organik sosyal medya trafiğinin düşmesine rağmen arama motoru optimizasyonu (SEO) ve ücretli reklamlar gibi diğer kanallardan trafik kazanmaya devam etmiş olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Sosyal medya, markalar için doğrudan satış yapma platformundan çok daha fazlasıdır. Asıl işlevi, marka bilinirliği yaratmak, müşteri güveni oluşturmak ve hedef kitle ile uzun vadeli bir bağ kurmaktır.
Birçok tüketici, bir şirketi keşfettiğinde önce sosyal medya hesaplarını kontrol eder. Düzenli içerik üreten ve aktif olan markalar, daha güvenilir ve profesyonel algılanır.
Sosyal medya, doğrudan satıştan çok satın alma sürecini etkileyen bir kanal olarak çalışır. Kullanıcı, bir ürünü hemen satın almasa bile, sosyal medyada markayla sık sık karşılaşması belleğinde yer etmesine ve bir sonraki satın alma kararında tercih edilmesine neden olabilir.
Özellikle Instagram, Twitter ve LinkedIn gibi platformlar, müşteri yorumları, tavsiyeler ve kullanıcı etkileşimleriyle markanın görünürlüğünü artırır. Sosyal kanıt (social proof) dediğimiz bu süreç, müşteri güvenini pekiştirerek satın alma kararlarını etkileyebilir.
%6’lık bir gelir kaybı ilk bakışta küçük bir oran gibi görünebilir, ancak özellikle rekabetin yoğun olduğu pazarlarda bu kayıp büyük bir fark yaratabilir.
Daha büyük şirketler için milyonlarca dolarlık kayıplara dönüşebilir.
Sürekli büyüme hedefleyen şirketler için momentum kaybı yaratır.
Sosyal medyayı bırakmak, sadece trafik kaybına değil, aynı zamanda marka algısının zedelenmesine de yol açabilir.
Bir şirketin sosyal medyada aktif olması, dijital dünyada varlığını sürdürmesi anlamına gelir. Eğer bir marka aniden sosyal medya hesaplarını terk ederse, kullanıcılar şu soruları sorabilir:
Şirket kapandı mı?
Artık hizmet vermiyor mu?
Marka güvenilir mi?
Sürekli aktif olmak, müşterilere güven veren en önemli faktörlerden biridir.
Sosyal medya, müşterilerin soru sorduğu, yorum yaptığı ve markayla doğrudan iletişim kurabildiği bir platformdur. Bir markanın bu alanı terk etmesi, müşterileri rakip markalara yönlendirebilir.
Örneğin, rakip markalar hala sosyal medyada aktifken, sizin sessiz kalmanız markanızın geride kalmasına neden olabilir.
Bazı şirketler sosyal medyanın doğrudan gelir getirmediğini düşündüğü için buraya harcanan zamanı ve kaynağı boşa görerek bu platformları terk edebilir. Ancak bunun ardında bazı yanlış algılar yatıyor:
Sosyal medya, kısa vadeli bir satış platformu değil, uzun vadeli bir marka bilinirliği aracıdır.
İçerik üretimi ve yönetimi zaman alıcı olabilir, ancak otomasyon araçları ve ajans desteğiyle bu süreç optimize edilebilir.
Yanlış platformda aktif olmak, yanlış hedef kitleye hitap etmekle sonuçlanabilir. Doğru strateji ile bu hata giderilebilir.
Sosyal medyayı tamamen bırakmak yerine, optimize edilmiş bir strateji ile süreci daha etkili yönetmek mümkündür:
Az ve Öz İçerik Stratejisi: Haftalık birkaç kaliteli içerik paylaşmak bile etkili olabilir.
Otomasyon ve Planlama Araçları: Buffer, Hootsuite gibi araçlarla sosyal medya paylaşımlarınızı önceden planlayabilirsiniz.
Ekip veya Ajans Desteği: İç kaynaklar yetersizse, sosyal medya yönetimi konusunda bir ajansla çalışmak daha verimli olabilir.
Bu araştırma, sosyal medyanın bir markanın görünürlüğünü, organik trafiğini ve gelirini uzun vadede nasıl etkilediğini ortaya koyuyor. Sosyal medyayı bırakmak, kısa vadede büyük bir kayıp gibi görünmese de, uzun vadede markanın pazardaki yerini kaybetmesine neden olabilir.
Eğer bir şirket sosyal medya stratejisini gözden geçirip optimize ederse, marka bilinirliğini ve müşteri sadakatini güçlendirebilir. Bu yüzden, sosyal medyayı bırakmadan önce içerik üretim sürecini optimize etmeli, etkili bir strateji oluşturmalı ve kullanıcı etkileşimini artıracak yöntemler geliştirmelisiniz.
Get fresh ideas in your inbox.